CLEMENT (150-215)
İskenderiyeli Clement bir Hristiyan filozof ve öğretmendir. Origenes ve Augustinus ile birlikte, 2-8.yüzyıllarda hüküm süren Patristik felsefenin önemli bir figürüydü. Clement, o güne kadar olan felsefenin insanı dine hazırladığına inanır. Stromata (Karışık Notlar) adlı eserinde, Hristiyan öğretisi hakkında kapsamlı bir inceleme yapmıştır.
ORİGENES ( 185-254)
İskenderiyeli Origenes bir Hristiyan filozof ve öğretmendir. Hexapla kitabında eski ahit’in farklı Yunanca versiyonlarını karşılaştırır, De Principiis kitabında da Hristiyan teolojisinin ilkelerinin anlatır. Kutsal kitabın üç farklı seviyede tefsir edilmesi gerektiğini düşündü; tarihsel ileti tarihsel bilgiler içeren ilk düzey, ahlaksal ileti ikinci düzey ve alegorik düzey (Tanrısal ileti) ise İncil’in tefsirinde izlenecek son seviyeydi. Baba, Oğul ve Kutsal Ruh üçlemesine Platoncu ve Yeni Platoncu bir yorumla, Baba mutlak gerçeklik, Oğul Tanrı kurtarıcı çoban en yüksek rahipti. Kutsal Ruh ise insanlara manevi armağanlar getiriyordu. İsa Mesih, insan ruhu ve kurtuluş üzerine de çalışmalar yaptı.
AUGUSTİNUS (354-430);
Bugünkü Cezayir’de doğdu , Kartaca ve Milano’da eğitim gördü. Hristiyanlığı kabul ettikten sonra yazmış olduğu İtiraflar (Confessiones) Hristiyan teolojisinin klasiklerinden kabul edilir. Cezayirdeki Hippo’da rahiplik ve piskoposluk yaptı, Hippo’lu Augustinus olarak anıldı.
İnanmadıkça anlamayacaksın! diyen Augustinus’a göre bilmek, inanmaktan sonra gelmelidir. Tanrı bir Yaratıcı’dır. Evreni akıl ve özgür iradesiyle yoktan varetmiştir. Tanrı ruhsal ışığıyla bütün insanları aydınlatır.
Sevgi herşeyi birarada tutar ve Tanrı’ya yöneltir. Sevgisini Tanrı’ya yöneltenler Tanrı Devleti’ni, sevgisini dünyaya yöneltenler Dünya Devleti’ni kurarlar. Özgür irademizle Tanrı'nın seçtiklerinden biri gibi yaşamalıyız. İnsanların kaderlerini nasıl seçeceklerini Tanrı tam olarak bilmektedir.
BOETHİUS (480-524)
Romada doğdu ve yaşadı. Konsüllük görevi yaptı. Devlete ihanet suçlamasıyla yargılandı. “Felsefenin Tesellisi Hakkında”yı şiir musaları ve ilham perilerinin yardımıyla hapishanede yazdı. Aristoteles’in kitaplarını latinceye çevirmiş, kendisi de bir mantık kitabı yazmıştır. De Trinitate kitabı Kutsal üçleme doktrini üzerinedir. Müziğin matematiksel temellerini anlatan bir çalışması da vardır. Platon ile Aristoteles’i uzlaştırmaya çalışan Boethius’a göre Tanrı salt formdur. Doğuştan sahip olduğumuz kavramlarımız önceki hayatımızda biçimlenmiştir. Akla ait anlama yetisi idea’yı kavrayabilen ilahi bir yetidir.
ERİUGENA (815-877)
İrlandalı teolog filozof Erigena, filozofların eserlerini eski Yunancadan Latince’ye aktardı ve yorumlar yazdı. Hristiyan teolojisi ve neoplatonizm sentezi yaptı. Felsefe ile teoloji arasında bir birlik olmalıydı. Müzik ve tıp ile de ilgilendi, özgür sanatlar dersleri verdi.
Yaratılmamış ama yaratan doğa (tanrı), yaratılmış ve yaratan doğa (ilahi idealar), yaratılmış ve yaratmayan doğa (duyusal dünya), yaratılmamış ve yaratmayan doğa (tanrıya geri dönüş) olmak üzere varlığı dört kategoriye ayırdı.
Tanrı zamanda başlangıçsız, nedensizdir. Ötekiliğinden dolayı tarif edilemez. Pozitif/olumlu ilahiyat; iyilik, merhamet, hakikat, bilgelik gibi nitelikler ya sembolik veya metaforik olarak Tanrı’ya da atfedilmektedir. Negatif/olumsuz ilahiyat; insani niteliklerin en üstün dercelerini kullansak bile Tanrı hakkında herhangi bir tarifte, tanımda bulunmamız imkansızdır.
İnsan ilahi bir varlık iken günah işledikten sonra hayvani düzeyin özelliklerini almak zorunda kaldı. Dünya insan için yaratılmış.
ANSELMUS (1033-1109)
İtalyan kökenli Anselmus anlamak için önce inanmanın gerektiğini düşünerek ikinci Augustinus ünvanını alır. Esas itibariyle platoncu görüşleri var. Tanrı, kendisinden daha büyüğü düşünülemeyecek olandır, bu tanım gereği gerçekte de var olmalıdır (Ontolojik argüman). “Skolastisizmin Babası” kabul edilmiştir. Bilginin kaynağı akıl ve imandır. Özgürlük, iradenin doğruluk için doğruluğu devam ettirme gücüdür.
ABELARDUS (1079-1142)
Fransada doğan ve yaşayan Abelardus mantık, teoloji ve etik alanlarında yazdı. Abelardus duyularımız ve anlama gücü diyebileceğimiz soyutlama yapan bir yetimizin var olduğunu söyler. Genel kavramlar soyutlama aracılığıyla inşa edilir. Soyutlama bir şeyin belli bir özelliğine odaklanıp, diğer özelliklerini görmezden gelmektir. Ona göre tümeller im işlevi olan adlardır.
Günah, Tanrı emirlerine bilerek ve isteyerek karşı gelmektir. Bireysel niyet ahlakın tek ölçütüdür. Bu hristiyanlığın ortak günah öğretisiyle bağdaşmaz. Abelardus döneminin ilerisindeki düşünceleri nedeniyle yargılandı.
THOMAS AQUINAS (1225-1274)
İtalyalı Thomas Aquinas, Aristoteles'in düşünceleri ile Hristiyan teolojisinin bir sentezini yapmaya çalıştı. Summa Theologica’da teolojinin tüm konularını ele alır.
Tanrı salt edimdir. Onda hareket ve değişim olmaz. İnsan bileşik bir yapı ruh ve bedenden oluşur. Ruh yaratıcının imgesinde ve benzerliğinde yaratılmıştır. Tanrı yaratıcı, insan üreticidir (Productor). Varlık pay alma (metheksis) yoluyla varlığa gelir. Zorunlu varlık, kendisi ne ise o olarak kalır, başka bir tarzda varolamaz, bu da Tanrı’dır.
Thomas Aquinas’ın beş yol şeklinde de adlandırılan “Kozmolojik Tanrı Kanıtlaması”; ilk hareket ettirici odur, ilk etkileyici neden odur, her şeye zorunluluğunu veren odur, varolanların nedeni ve varolanların yetkinliklerinin nedeni odur, nihai neden gaye odur.
İman aklın üzerindedir fakat akıl imanla çelişmez. Vahiy yoluyla gelen bazı hakikatlar ancak iman ile anlaşılabilir. Akıl doğuştan herhangi bir nesneye sahip değildir fakat etkin akıl, tanrısal aklın ışığından pay alır.
İrade doğal bir biçimde insanı iyi olana doğru yöneltir. İnsan iyi bir hayat sürmek için erdeme uygun davranmalı ve erdemli bir eylem için gerekli olan maddi ihtiyaçları sağlamalıdır.
ROGERUS BACO (1214-1292)
İngiliz bilim adamı ve filozof Baco (Roger Bacon), bilinen eseri "Opus Majus"da bilimsel yöntem, deneysel araştırma, matematik, doğa bilimleri ve metafizik konuları ele alır. Bilimsel bilginin doğruluğunu artırma gerekliliğini vurgulayıp, deneysel yöntemleri ve gözlemi savundu. En temel bilim matematiktir. Kilisenin dogmatik yaklaşımını eleştirerek bilim ile teoloji arasında bir denge gerekliliğini savundu. Çok insanın bir şeyin doğru olduğuna inanması kuşkuyla karşılanmalıdır. Çoğunluğun düşüncesi bilgeliğe giden yolda rehber olamaz. Modern bilimsel yöntemin öncüsü olarak kabul edilir. Kimya ve optik alanlarında çalışmalar yapmıştır. Rogerus Baco’nun Hristiyanlık ideali, iman etrafında birleşmiş, tek bir insan tarafından yönetilen insanların oluşturduğu bir toplumdur.
BONAVENTURA (1221-1274)
İtalya doğumlu, Fransisken rahibi Giovanni Fidenza Bonaventura, hristiyan teolojisi ve mistisizmi ile tanınır. Tanrı'ya Yolculuk en ünlü eseridir. Tanrı'ya ulaşmak akılla değil kalp ve ruhsal deneyimle mümkün olur. İnsan, beden ile ruhun bileşimi. Ruhun amacı, kendi mutluluğunu sağlamak için en yetkin iyiye ulaşmaktır.
Bonaventura’nın dört ışık teorisi; dışsal ışık sanat ve zanaatları aydınlatır, aşağı ışık duyu algısını harekete geçirir, içsel ışık zihinsel hakikatleri aydınlatır, dördüncüsü ise ışık ise daha yüksek hakikatleri aydınlatır.
Nesnelerin bilgisi akıl tarafından soyut bir şekilde elde edilir. Tabula rasa (hiçbirşey yazılı olmayan levha)’nın dolması için ruh duyulabilir nesnelerin anlaşılabilir içeriklerini soyutlar. Böylece akıl tümellere ve ilk ilkelere ulaşır. İlahi aydınlanmayı sağlayacak ilahi erdemler dört tanedir: en yüksek dürüstlük (adalet), varlığın durağanlığı (metanet), pratik bilgelik (en önemli, basiret) ve saflık (itidal). Tanrı Bu dört erdem aracılığıyla ruhu güçlendirmiştir.
ALBERTUS MAGNUS (1200-1280)
Almanya’da doğan Albertus Magnus, Aristoteles’in felsefesini Hristiyan teolojisi ile birleştirmeye çalıştı, doğa bilimlerinde bitkiler, mineraller ve hayvanlar hakkında kapsamlı araştırmalar yaptı. Magnus’a göre etkin akıllar Tanrı’nın aklından türemiştir. Edilgin akıl bilgiyi kabul eder. İlk varlık olarak Tanrı hakkında konuşmak metafizik , iman yoluyla bilinen Tanrı hakkında konuşmak ise ilahiyat’tır.
SIGERUS DE BRABANT (1240-1282)
Bugünkü Belçika topraklarında doğan Sigerus de Brabant, Aristotelesçi felsefeyi Hristiyan teolojisi ile birleştirme konusunda çalışmıştır. Düşüncelerinde, doğal akıl ve teolojik inanç arasındaki ilişkiyi incelemiştir. Felsefi akıl yürütmenin teolojiyi desteklemesi gerektiğini savunmuştur.
Olumsal olaylar zorunlu nedenlerin ürünü değildir. Tanrı kendisinin her şeyin uzak nedeni olduğunu bilir fakat gelecekteki olumsal olayları bilmez.
Akıl tarafından ulaşılan “İnsan yaratılmış bir varlık değildir” sonucu, iman tarafından kesinlikle hemen reddedilmelidir.
BOETHIUS DACUS (1200 ler)
Danimarkalı Dacusun doğum ve ölüm tarihleri bilinmemektedir. Aristoteles'in etik düşüncelerini Hristiyan teolojisi ile harmanlamıştır.
Ona göre dünyanın bir irade tarafından yaratılmış olduğuna ilişkin önerme bilim tarafından açıklanamaz. Bilim akılsal ilkeler bağlamında biçimlendirilmelidir. Doğa felsefesi ile ilgili önermeler de, imanın alanına giren önermeler de, kendi alanlarında kaldıkları sürece, birbiriyle çelişseler bile doğru olacaktır.
IOHANNES DUNS SCOTUS (1265-1307)
İskoçyalı Fransisken filozof Aristotelesçi bilgi anlayışına sahipti. Bilgilerimiz, ilk ilkeler, onlardan çıkartılanlar, duyu tecrübelerimiz ve kendimize ait eylemlerimiz (duyulama, imgeleme, anlama) yoluyla elde edilir.
Varolanlar bir başka şey tarafından üretilmiş olmalıdır. Buradan bir ilk etkin nedenin varlığına ulaşırız, o da Tanrı’dır. Duns Scotus bu kanıtlamanın a posteriori (deney sonrası, deneyden çıkarılmış), sentetik bir yargı olduğu inancındaydı.
GUILLELMUS DE OCKHAM (1285-1347)
İngiliz filozof ve teolog Paris Üniversitesi'nde eğitim almış ve Fransisken Tarikatı'na mensup olmuştu. Ockham'ın Kılıcı olarak bilinen ilkesine göre, gereksiz varsayımlardan kaçınılmalı ve en basit açıklama tercih edilmelidir. Genel kavramların yalnızca zihinlerde var olduğunu, gerçek dünyada bağımsız bir varlıkları olmadığını savunur, yani Nominalist bir yaklaşıma sahiptir. Bu kavramlar şeyleri açıklar ve onları işaret ederler.
Tanrı’nın iradesi her şey üzerindedir ancak biz Tanrı’nın yeryüzündeki etkilerini doğrudan tecrübe edemeyiz, sadece bazı ilahi sıfatlarını kullanmak suretiyle O’nun hakkında birtakım bilgilere ulaşmak mümkün olabilir.
NICOLAUS CUSANUS (1401-1464)
Alman filozof, matematikçi ve filozof Cusanus “De Docta Ignorantia” adlı yapıtının birinci kitabı tanrı, ikinci kitabı tanrının kendini açmasıyla çıkan evren, üçüncü kitabı ise İsa ve ilahiyatla ilgilidir. Cusanus’a göre insan mikrokosmos’dur. Tanrı’nın imgesinde (imago Dei) yaratılan insan hem maddeyi, hem organik ve hayvani hayatı, hem de akılsallığı kendinde barındırır. İnsan, hiçbir şey bilmediğinin farkında olmalıdır. Tanrı, aklımızca kavranılamaz bir varlıktır. O’nun hakkında yaratıcı olarak olumlu bir şeyler biliriz ve bunlar aracılığıyla Tanrı’ya giden kapıyı aralayabiliriz.
Cusanus, matematiksel ve astronomik çalışmalarla ilgilenmiştir. Özellikle sonsuzluk kavramı, dairenin sonsuzluğu ve özellikleri üzerine geliştirdiği teoriler matematiksel düşüncenin gelişiminde önemli bir adım olarak kabul edilir.
FRANCISCO SUAREZ (1548-1617)
İspanyol skolastik filozof ve teolog Francisco Suarez, De Controversiis kitabında teolojik ve felsefi tartışmalara yönelik kapsamlı bir analiz sunar. Metaphysical Disputations kitabında birçok metafizik ve felsefi kavramı detaylı bir şekilde inceler. Tanrı özü varolmak olan tek varlıktır. Üreten ve yaratan Tanrı, Üretilmemiş ve yaratılmamıştır.
Doğal yasa bizzat Tanrı’nın insanın içine yerleştirmiş olduğu doğasında, irade tarafından kurulur. İnsana sorumluluk yükler. Doğal yasa ile akılsal doğa özdeştir. İnsanın belli bir amaca doğru ilerlemesini, yol almasını sağlamak iradenin görevidir. İnsani irade ilahi iradeden pay almıştır.