18. yüzyıl aydınlanma çağının genel özellikleri, oteritelere başkaldırma, rasyonalizm, aydınlanma fikri, kültürel iyimserlik, doğaya dönüş, insancıllaştırılmış hristiyanlık ve insan haklarıdır. İnsan ve Yurttaş Hakları Beyannamesi 1789'da Fransız Ulusal Meclisi tarafından kabul edilmiştir.
FONTENELLE (1657-1757)
Bernard le Bovier de Fontenelle, Fransız yazar, filozof ve bilim tarihçisidir. Bilimsel yöntemin ve deneysel gözlemlerin önemine dikkat çeker, dini dogmalara karşı eleştirel bir yaklaşım sergiler.
VOLTAIRE (1694-1778)
François-Marie Arouet, Fransız yazar, filozofdur. Akıl ve mantığın önemine vurgu yaptı. Bilginin ve aydınlanmanın, insanın en önemli erdemleri olduğunu savundu. Bireysel özgürlüğü savunarak kilise ve devlet kurumuna karşı savaş açtı. Deist bir din anlayışı vardı. Dini hoşgörü ve laiklik yanlısıydı. Bilimsel ve ekonomik ilerleme için hoşgörüyü zorunlu gördü, filozofların etkisiyle aydınlanmış iyiliksever bir tek erkin idaresini savundu. İnsanın istenç özgürlüğü olduğunu düşünse de ilerleyen dönemlerde daha belirlenimci bir tutum takındı. Ona göre maddi olmayan tözsel varlık olarak ruh kavramı gereksiz bir varsayımdır.
MONTESQUİEU (1689-1755)
Montesquieu, gerçek adıyla Charles-Louis de Secondat, Fransız filozof, yazar ve siyaset teorisyeni olarak tanınır. Yasaların ruhu adlı çalışmasında toplumsal olguları yöneten bazı evrensel ilke ya da yasaların varlığını anlatır, yasalara önsel olan bir doğal ahlak ve hukuk yasasının olduğunu söyler. Cumhuriyetçi, monarşik ve despotik olmak üzere üç yönetim biçimi olduğunu söyleyen Montesquieu’ya göre en iyi anayasa özgürlükçü anayasadır. Güçlerin ayrılığı ilkesi; yasama, yürütme ve yargının birbirinden ayrılması, politik özgürlük için gereklidir. İnsan hakları fikrinin gelişiminde rol oynamıştır.
LA METTRİE (1709-1751)
Julien Offray de La Mettrie, Fransız tıp doktoru ve materyalist filozofdur. Zihin ve beden ayrımını reddeder. Makine adam adlı eserinde insanın bir makine gibi işlediğini, tüm düşüncelerin ve duyguların fiziksel süreçlerden kaynaklandığını savunur. Ahlaki değerler, insani eğilimlerden kaynaklanır, insan doğasını anlamak için bilimsel yöntemler kullanılmalıdır.
CONDİLLAC (1715-1780)
Etienne Bonnot de Condillac, Fransız filozofdur. Locke’un etkisinde empirist bir çizgi izledi. İnsanın tüm zihinsel işlemleri dönüşmüş duyumlardır. Condillac son neden olarak Tanrı’yı tanır.
HELVETİUS (1715-1771)
Claude Adrien Helvetius, Fransız filozof ve eğitimcidir. Ona göre bilgi duyusal deneyimlerden elde edilir. Eğitim, bireylerin ve toplumların gelişimi açısından kritik bir öneme sahiptir, insan doğasının belirleyicisi, çevre ve deneyimdir. Ona göre ahlakın en temel ilkesi kamu iyiliğidir, bireylerin toplumsal menfaatle birleştiği noktada oluşur.
D’HOLBACH (1723-1789)
Paul-Henri Thiry, Baron d'Holbach, Fransız filozofdur. Materyalist felsefesi, ateist görüşleri, özgür iradenin varlığını sorgulayan determinizmi ve eğitime verdiği önemle tanınır. Doğa Sistemi adlı eseri ile bilinir.
DİDEROT (1713-1784)
Denis Diderot, Fransız yazar, filozofdur. D’Alembert ile birlikte 35 ciltlik bir ansiklopediye editörlük yaparmıştır. Ansiklopedist olarak bilinir. Doğa ve insan davranışları arasındaki ilişkiyi inceleyen Diderot’a göre bilgi deneyim ve gözlem yoluyla elde edilir. Diderot doğal dinin her zaman varlığını sürdüreceğini savunmaktaydı. Deizm, panteizm ve ateizm’den etkilendiği dönemleri oldu. Etik alanda iyilikseverlik, özveri, hoşgörü, insancıllık gibi değerleri yücelten Diderot’a göre insanların davranışları ve değerleri, toplumsal ve kültürel bağlamlarla şekillenir.
D’ALAMBERT (1717-1783)
Jean le Rond d'Alembert, Fransız matematikçi, fizikçi ve filozofdur. En çok Ansiklopedi projesindeki katkıları ve matematiksel teorileriyle tanınır. D'Alembert, bilimsel düşüncenin ve akıl yürütmenin önemini vurgular, matematiksel modellemenin, doğa bilimleri için kritik olduğunu savunur. Ahlakı, teoloji ve metafizikten ayırmaya çalışır, ona göre ahlak, öteki insanlara karşı ödevimizin bilincinde olmak, kendi çıkarımız ve toplumsal ödevlerimiz arasında doğru ilişkiyi ve dengeyi kurmaktır.
ROUSSEAU (1712-1778)
Jean Jacques Rousseau, Fransız filozof, yazar ve bestecidir. Özellikle toplumsal sözleşme, eğitim ve özgürlük üzerine yazdığı eserlerle tanınır. Akılcılığa karşı duygu ve içgüdülerin önemine vurgu yapar, duygusal deneyimlerin ve insan ilişkilerinin değerini yüceltir. Toplumu bir arada tutan bilgi değil, inançtır. Oysa bilim ve felsefe evrensel değerlerin peşindedir. Böylece felsefe ve bilimi toplumu savunan bir tutumla eleştirir. Hayvan ve insan arasındaki temel ayrım akıldan çok özgürlüktür. İnsanın özü iyiliktir ve başlanıçtaki doğa durumunda içsel erdemlerini korurken, mülkiyetin ortaya çıkmasıyla eşitlik kaybolmuştur. Bunun üzerine bir toplumsal sözleşme doğmuştur. İnsanın en temel duygusu ben sevgisidir.
CONDORCET (1743-1794)
Marie Jean Antoine Nicolas Caritat, markiz de Condorcet, Fransız bir matematikçi ve filozofdur. Sosyal ve politik düşünceler, eğitim ve kadın hakları konusundaki yenilikçi fikirleriyle tanınır. Condorcet, bilim, akıl ve eğitim yoluyla insanlığın sürekli bir ilerleme içinde olduğunu savunur, giderek daha adil ve eşit hale geleceğini düşünür. Toplum ilerlemesini 10 devrede inceler; birinci evre avcı kabileler, ikinci evre köleci pastoral toplum, üçüncü evre feodal tarım toplumu, dördüncü evre Yunan çağı, beşinci evre Roma çağı, altıncı evre Arapların parladığı ve haçlı seferleriyle biten çağ, yedinci çağ da matbaanın bulunuşuyla biter, sekizinci evre rönesans, dokuzuncu evre fransız ihtilali ile başlar, onuncu çağ muhtemelen bilim adamları ve mühendislerin yönetiminde olacaktır.
GOUGES (1748-1793)
Olympe de Gouges, gerçek adıyla Marie Gouze, Fransız yazar ve feministtir. Kadın ve Kadın Vatandaş Hakları Bildirgesi’ni kaleme almıştır. Her bireyin eşit haklara sahip olması gerektiğini vurgular, köleliğe ve ayrımcılığa karşı durur. Robespierre'i eleştirdiği için 1793'te idam edildi.
POZİTİVİZM
COMTE (1798-1857)
Auguste Comte, Fransız bir filozof olup, pozitivizmin kurucusudur. Bilgiyi yalnızca deneysel gözlemler ve bilimsel yöntemler aracılığıyla elde etmeyi ve bilimsel yöntemlerin sosyal bilimlerde de uygulanmasını savunur. Sosyolojiyi bir bilim dalı olarak tanımlayarak, toplumsal olayları ve insan davranışlarını anlamak için sistematik bir yaklaşım geliştirmiştir.
Toplumsal gelişimi üç aşamada tanımlar; teolojik hal, metafizik hal ve pozitif hal. Teolojik hal’de toplum rahiplerin egemenliğindedir. Metafizik hal kilise ve kanun adamlarının egemenliğini, pozitif evre sanayiciler ve bilimsel ahlak rehberleri görevlilerinin egemenliğini getirir. Pozitif hal’de aklın görevi sadece bilimsel hipotezlerdir. Comte toplumsal düzenin sağlanması için ahlaki bir sistem önerir.